15:30 - Yeşilçam’ın yıldızlarından Neşe Aksoy kansere yenik düştü
12:45 - Av. Seyithan Altunç “Masum Görünen Hesap Kiralama, Ağır Cezalarla Sonuçlanabiliyor
21:30 - Levent Çekiç Kızını Görkemli Bir Törenle Evlendirdi!
13:20 - Cem Eroğlu “Satışa Geldik” adlı yepyeni ve ses getiren gösterisiyle seyirci karşısında
13:05 - 20 yaşındaki moda harikası Efe Batur’un ilk defile heyecanı
12:40 - Duygu Kızılkaya Art Gallery’den “Treasures in Büyük Kulüp” Sergisi
15:05 - Hale Yıldırım’dan muhteşem sürpriz!
13:35 - Valeriaa Cafe Restaurant görkemli bir açılışla hizmete girdi
Av. Seyithan Altunç, son yıllarda internet üzerinden işlenen dolandırıcılık suçlarının ciddi bir artış gösterdiğini belirtiyor:.
“Vatandaşlar çoğu zaman iyi niyetli davranıyor. Tanıdıklarına ya da sosyal medyada güvenilir görünen kişilere ‘bir kereliğine hesabımı kullanabilirsin’ diyerek izin veriyorlar. Fakat o hesabın dolandırıcılıkta kullanılması halinde, kişi farkında olmasa bile savcılık tarafından doğrudan soruşturma kapsamına alınabiliyor.”
Türk Ceza Kanunu’nun 157 ve 158. maddelerine göre dolandırıcılık suçu, “hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp menfaat sağlama” olarak tanımlanıyor. Banka veya ödeme sistemleri aracılığıyla işlendiğinde ise suç “nitelikli dolandırıcılık” sayılıyor ve 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
Altunç, Yargıtay’ın 11. Ceza Dairesi’nin 04.06.2024 tarihli kararının bu konuda emsal niteliğinde olduğunu söylüyor:
“Yargıtay açıkça şunu söylüyor: Hesabını kullandıran herkes otomatik olarak suçlu değildir. Eğer kişi, hesabın suçta kullanılacağını bilmiyor ve bu işten hiçbir menfaat elde etmiyorsa, doğrudan cezai sorumluluğu yoktur. Burada önemli olan, beyanların kanıtlanabilir nitelikte olmasıdır.”
Bir örnek de veriyor:
“Diyelim ki bir vatandaş, tanıdığına kısa süreliğine hesabını verdi. Bu kişi dolandırıcılıkta kullandı. Eğer hesap sahibi olaydan habersizse ve herhangi bir kazanç sağlamadıysa, Yargıtay’a göre ‘kast’ unsuru oluşmaz. Bu da beraat için çok güçlü bir savunmadır.”
Altunç’a göre, hesabı başkasına kullandırmak sanılandan çok daha ağır sonuçlar doğurabiliyor:
1.Dolandırıcılık veya kara para aklama suçlaması,
2.Banka hesaplarının bloke edilmesi,
3.İtibar kaybı ve tazminat riski,
4.Savcılık soruşturmasında “şüpheli”, sonrasında “sanık” konumuna geçme tehlikesi.
“Vatandaşların ‘bir kereden bir şey olmaz’ düşüncesinden uzak durması gerekiyor. Çünkü bu durum sadece maddi değil, özgürlüklerini de riske atabilecek bir eylemdir.”
Altunç, hesabını bilmeden kullandıran vatandaşların beraatine karar verilebilmesi için üç temel kriterden bahsediyor:
•Kastın yokluğu: Kişi, hesabın suçta kullanılacağını bilmediğini ispatlamalı.
•Menfaat sağlamama: Hesap karşılığında hiçbir kazanç elde edilmemesi lehe bir durum yaratır.
•Aldatılma: Hesap sahibi kandırılmışsa, “dolandırıcılık mağduru” olarak değerlendirilir.
Ayrıca, hesabı dolandırıcılıkta kullanıldığını fark eden kişilerin hemen harekete geçmesi gerektiğini vurguluyor:
“Bankanızı yazılı olarak bilgilendirin, savcılığa suç duyurusunda bulunun, tüm yazışmaları saklayın ve mutlaka bir ceza avukatından destek alın.”
Sözü ikinci güncel başlığa getiriyoruz: Yabancı kiracılarla yaşanan kira anlaşmazlıkları.
Altunç’a göre Türkiye’de son yıllarda yabancı vatandaşların konut kiralama oranı ciddi şekilde arttı. Bu da ev sahipleri ile yabancı kiracılar arasında sık sık uyuşmazlıklara yol açıyor.
“Yabancı kiracıların sayısı arttıkça, kira artışları, dövizli sözleşmeler, tahliye davaları gibi konular daha da karmaşık hale geldi. Ancak burada en önemli ilke şudur: Türk hukukuna göre milliyet değil, sözleşme belirleyicidir.”
Av. Seyithan Altunç, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299–356. maddeleri uyarınca tüm kiracıların eşit yükümlülüklere sahip olduğunu belirtiyor:
“Yabancı uyruklu bir kiracı da tıpkı Türk vatandaşı gibi kiralananı özenle kullanmak, kirayı zamanında ödemek ve süresi bitince taşınmazı tahliye etmek zorundadır.”
En sık görülen uyuşmazlık türlerini şöyle sıralıyor:
•Dövizle yapılan sözleşmelerde kira artış oranı tartışmaları,
•Tahliye davaları,
•Kira bedelinin ödenmemesi,
•Tahliye taahhüdü ihlali,
•İkamet izni süresi dolan kiracının evde kalmaya devam etmesi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2023 ve 2024 tarihli kararlarını hatırlatan Altunç,
“Kiracının yabancı olması, Türk hukukunun uygulanmasına engel değildir. Bu kararlar, eşitlik ilkesinin altını çizer. Ne ev sahibi ‘yabancı olduğu için çıkarırım’ diyebilir, ne de kiracı ‘ben yabancıyım, beni çıkaramazlar’ diyebilir,”
diyerek uygulamadaki yanlış algıları düzeltiyor.
Av. Seyithan Altunç, hem ev sahipleri hem de kiracılar için pratik önerilerde bulunuyor:
Ev Sahiplerine:
•Kira sözleşmesini Türkçe ve İngilizce hazırlayın.
•Kiracının ikamet iznini kontrol edin.
•Tahliye taahhüdü alın.
•Ödemelerin banka üzerinden yapılmasını şart koşun.
Yabancı Kiracılara:
•Kontratı okumadan imzalamayın.
•Kira artışının TÜFE sınırında olduğundan emin olun.
•Tahliye taahhüdünde tarih ve imzaya dikkat edin.
•Gerektiğinde Türk bir avukattan danışmanlık alın.
“Hukuk kimliğe değil, sözleşmeye bakar,” diyen Av. Seyithan Altunç, hem banka hesabını kullandıran vatandaşlara hem de kiracılara aynı mesajı veriyor:
“Her iki durumda da farkında olmadan suça veya mağduriyete sürüklenmemek için, bilinçli hareket etmek ve profesyonel hukuki destek almak şarttır.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.